Kadın bedeninde yeni bir hayatın oluştuğu, heyecan verici bir süreç olan hamilelik, hayatın en unutulmaz ve pahalı anlarından da biri. Hamileliğin fizikî değişikliklerin yanı sıra, bayanların duygusal ve ruhsal sıhhatini da etkilediğini belirten Hiwell Online Terapi Platformu Uzman Klinik Psikoloğu Dilara Cura İçten, “Gebelikte hormonal değişimler, telaş, gerilim, duygusal dalgalanmalar üzere ruhsal problemler ortaya çıkabiliyor. Bu meseleler, hem anne adayının hem de bebeğin sıhhatini olumsuz etkileyebiliyor. Hamilelikte eşlerin anne adaylarına dayanak olmaları, duygusal gereksinimlerini karşılayabilmeleri çok kıymetli. Bu süreçte ruhsal meseleler yaygın olabilir, lakin dayanak ve tedaviyle anne adayları sağlıklı bir hamilelik ve doğum geçirebilir” dedi.
Kadın vücudunun ve ruhunun bir ortada büyüme ve dönüşüm yaşadığı bir vakit dilimi olan hamilelik periyodunda anne adayları, hayatlarının en hoş ve unutulmaz tecrübelerini yaşıyor. Bebeğin birinci hareketlerini hissetmek ve onun gelişimini izlemek, gebeliğin en özel anlardan biri olsa da anne adayları bu devirde fizikî ve ruhsal olarak hassas bir devirden geçebiliyor.
Hiwell Online Terapi Platformu Uzman Klinik Psikoloğu Dilara Cura İçten, hamileliğin heyecan verici olsa da hormonal değişiklikler, fizikî rahatsızlıklar ve gelecekle ilgili telaşlar üzere birçok gerilim etkenini de beraberinde getirebileceğinin altını çizdi. Anne adayının hamilelik devrinde heyecanlı olabileceği üzere sürecin meçhullüğü nedeniyle korkulu hissedebileceğini de belirten Dilara Cura İçten, “Bebeğim sağlıklı olacak mı?”, “İyi bir anne olabilecek miyim?”, “Eşimle olan ilgi doğumdan sonra nasıl olacak?”, “Çok mu kilo alacağım?”, “Eşim doğumdan sonra da beni beğenmeye devam edecek mi?”, “Kariyerim nasıl şekillenecek?”, “Sosyal hayatım değişecek mi?” üzere birçok korku dolu soru, anne adayında gerilim yaratabiliyor” dedi.
“BEKLENMEYEN GEBELİKLERDE DEPRESYON RİSKİ VAR”
Hamileliğin birinci devirlerinde korkuların ve soru işaretlerinin olağan olduğunu tabir eden Dilara Cura İçten, “Bu duygusal süreç boyunca dayanağa muhtaçlığı olan anne adayının yanında olmak ve bunu hissettirmek çok kıymetli. Anne adayları bu devirde günlük hayatını olumsuz etkileyecek boyutta; uykusuzluk, bulantı, hudut, daima mutsuzluk hali, iştahsızlık, tahammülsüzlük, öfke üzere durumları yaşayabilir. Planlı ya da dilek edilen bir hamilelikte anne adayları keyifli hissetseler bile ağır duygusal iniş-çıkışlar yaşayabiliyorken, istenmeyen ya da beklenmeyen gebelikler depresyon riskini de beraberinde getirebiliyor. Bilhassa hamileliği sürpriz olan anne adaylarının; hem bedeninde oluşabilecek değişimlere hem de ruh haliyle ilgili gelecekte yaşayabilecekleri korkularla ilgili profesyonel takviye almalarında yarar var” diye konuştu.
EŞ DAYANAĞI ÇOK ÖNEMLİ
Hamilelik periyodunun, aile hayatına geçiş süreci için çok büyük sorumluluk olduğunu söyleyen Dilara Cura İçten, “Çiftler, bebekle birlikte farklı bir role bürünecekleri bir periyoda adım atıyor ve anne-baba olmaya hazırlanıyor. Eşinin ve ailesinin dayanağını gördüğünü hisseden anne adayı, gebeliğini daha keyifli ve huzurlu geçirir. Eşlerin, anne adaylarının konforunu sağlamayarak, ona yardımcı olarak ve iş kısmı yaparak anne adayına takviye olmaları gerekiyor. Gebelik periyodunda eşlerin bu duruma ve rollerine adapte olmaya çalışırken birbirilerine hürmet, sevgi ve anlayış göstermeleri gerekiyor. Unutulmamalı ki keyifli bir anne ve baba, keyifli çocuk demektir” diye konuştu.
“BEBEKLER, ANNENİN HİSSETTİĞİ BÜTÜN HİSLERİ HİSSEDER”
Anne adayının rahat bir hamilelik geçirmesinin de çok değerli olduğunu vurgulayan Dilara Cura İçten, “Aksi halde bebek, gereksinim duyduğu oksijen ve besini yeteri kadar alamaz. Ayrıyeten bebek, hormonlar sayesinde annenin hamilelik sürecinde hissettiği bütün hisleri hisseder ve anne karnındaki bebeğin huzursuz olmasına yol açabilir. Bu nedenle de anne adayının bebeğiyle temas kurması çok değerli. Karına dokunmak, hisleri paylaşmak üzere annenin bebeğiyle birlikte yapacağı sohbetler, anne ve bebeği birbirine bağlar” diye konuştu.
“MÜKEMMEL ANNE” OLMAK YERİNE “YETERİ KADAR YETERLİ ANNE” OLMAYA YOĞUNLAŞIN”
Anne adaylarının hamilelik sürecini “mükemmel anne” olma maksadıyla geçirebildiğini de söyleyen Dilara Cura İçten, bu maksadın birden fazla anne adayının kendini yormasına, yeterliliğini sorgulamasına ve kendisini eksik hissetmesine neden olabileceğini de tabir etti. Anne adaylarının bunun yerine “yeteri kadar âlâ anne” olmaya ağırlaşmasının çok daha kıymetli olduğunu söyleyen Cula, hamilelik periyodunda kendine vakit ayırmak ve arkadaş etrafıyla birlikte keyifli vakit geçirmenin bu fikirden uzaklaşmalarına yardımcı olacağını da bildirdi.
HAMİLELİK SONRASI DEPRESYONA DİKKAT!
Hamilelik düresinin geride kalmasıyla birlikte bebeklerine eline alan ve tüm zorlukları geride bıraktığını düşünen annelerin lohusalık hüznü yaşayabileceğini söyleyen Dilara Cura İçten, “Bu durum, doğumdan sonra başlıyor ve çoklukla birkaç gün sürebiliyor. Anne bu devirde; düşünce, hudut, ağlama ve unutkanlık üzere hisler yaşayabiliyor. Kimi durumlarda yeni annelerin içinde bulunduğu hüzünlü hislerle birlikte daha ağır yaşamasına neden olabiliyor. Hamilelik sürecinde ya da doğumdan sonraki bir yıl içinde ortaya çıkabilen doğum sonrası depresyonu ise şiddeti hafif ve kısa süreliden, çok ağır ve uzun süreliye kadar değişkenlik gösterebiliyor. Bu durumda doğumdan sonraki birinci üç ay içinde azalması bekleniyor. Aksi takdirde profesyonel yardım alınması hayli önemli” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
